Latince adı ‘Ruta graveolens’’ olan Sedefotu, sedefgiller familyasındandır. Eski Yunancada ‘ruta’ akıcı yapan, yardım eden ve kurtaran anlamlarına gelirken ‘graveolen’ kuvvetli kokan demektir. Sedefotunun kendine özgü olan kokusu yılan, sansar, kedi ve fare gibi hayvanları kaçırırken karasinekler tarafından çok sevilir. Anavatanı Doğu Akdeniz’dir. Ülkemizde yabani olarak yetişmez, genellikle bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Her dem yemyeşildir. Bu çok yıllık çalı görünümündeki bitkinin kökü ikinci yılında odunsulaşır. Yaprakları birkaç defa yan yapraklara ayrılır, çatalsılaşır. Haziran ve Temmuz aylarında gösterişli, göz alıcı güzellikte sapsarı çiçekler açar.
Sedefotu bitkisinden; sedefotu çayı, sedefotu ekstresi, sedefotu şurubu ve kremi üretilir.
[1] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr.Turhan Baytop_(s333)
Latince adı ‘Hypericum perforatum’ olan Sarı Kantaron, sarı kantarongiller familyasındandır. Anavatanı Avrupa, Kuzey Afrika ve Batı Asya’dır. Avrupa'da ormanlık bölgelerde, tarlalarda ve yol kenarlarında kendiliğinden yetişen bitki Kuzey amerika'ya da uyum sağlamış ve doğal olarak kırlarda yetişmeye başlamıştır. Ülkemizde 60 farklı türü bulunur. Sarı kantaron adını yıldız şeklinde açtığı çiçeklerin sarı renginden almış, çokyıllık otsu bir bitkidir.
Çiçeklenme döneminde bitkinin çiçek ve tohumları toplanıp kurutulduktan sonra kullanılır. Hafif baharlı kokusu ve keskin acı tadıyla bilinir. Yunan ve Roma medeniyetlerinde kötü büyülere karşı koruyucu olarak ün yapmıştır. Ortaçağda bitkinin toplandıktan sonra yürüdüğüne, hareket ettiğine inanılmıştır. Demetler halinde evlerin girişlerine, kapılara kötü ruhlardan korunmak amacıyla Sarı kantaron asılırdı. Paganistik çağlarda, altın renkli göz alıcı çiçekleriyle ‘Güneş Tanrısı’nın simgesiydi. Bazı kültürlerde çeşitli kutlama ve bahar şenliklerinde sarı kantaron çiçekleriyle süslenmek bir ritüel halini almıştı.
Sarı kantaron bitkisinden; sarı kantaron çayı, sarı kantaron yağı, sarı kantaron merhemi, sarı kantaron kremi, sarı kantaron ekstraktı ve ekstresi üretilir.
Tedavi amaçlı kullanımında mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
Uygun şartlarda kurutulan sarı kantaron, ağzı kapalı cam bir kavanozda, loş, serin ve kuru bir ortamda saklanıldığında ömrü 1 yıldır.
[1] Fitoterapi_Prof.Dr.Bayhan Çubukçu, Prof.Dr.Ali H. Meriçli,, Prof. Dr. Afife Mat, Prof. Dr. Günay Sarıyar, Prof. Dr. Nurhayat Sütlüpınar, Prof. Dr. Filiz Meriçli_(s87)
Latince adı ‘Plantago lanceolata’ olan Sinirli ot, sinirliotgiller familyasındandır. Anavatanı Avrupa olmasına rağmen dünyanın hemen hemen her yerinde yaygın olarak yetişir. Ülkemizde yol kenarlarında, çayırlarda, bayırlarda, dere kenarlarında istilacı bir tür olarak hemen her yerde bulunur. Sinirli ot ismini yapraklarındaki sinir (damarların) belirginliği nedeniyle almıştır. Rozet formunda çokyıllık bir otsu bitkidir.
Yaprakları dimdik, dar ve kısa saplıdır. Çok sayıda minik çiçekleri dalların uç kısımlarında kümelenerek güneşi selamlar. Bu sağlam yapılı kökler her türlü zor koşula dayanıklıdır. Bazı yörelerde Yara otu, Beş damar otu, Yılan otu, Yılandili, Kırksinir otu ve Ateş yaprağı isimleriyle de bilinir. Bitkinin yaprakları ilkbaharda salata olarak yenilir. Enginar yemeğiyle birlikte pişirilir. Bazen de öğütülen tohumları çorbalara ve ekmek hamuruna katılır.
Sinirli ot bitkisinden; sinirli ot çayı, sinirli ot yağı, sinirli ot ekstresi, sinirli ot merhemi ve kremi üretilir.
Tedavi amaçlı kullanımında mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
[1] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Turhan Baytop_(s338)
Ingilizce adı ‘senna’ kabuğu soyulabildiği için Arapça ‘sena’ ve İbranice ‘soyulabilir’ anlamına gelen ‘cassia’nın birleşmesinden türemiş Latince adı ‘Cassia angustifolia’dır. Baklagiller familyasındandır. Anavatanı Somali, Mısır ve Hindistan’dır. Ülkemizde Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde süs bitkisi olarak yetiştirilir. Yeşil renkli bileşik yaprakları olan yaz mevsiminde sapsarı salkımlar halinde çiçekler açan çalı görünümlü, çokyıllık bir bitkidir.
Sinamekinin yaklaşık olarak iki yüz altmış farklı türü olduğu biliniyor. Baklaya benzeyen meyvesi yassı ve serttir. Meyvelerin içinde kırmızımsı, tatlı tohumlar bulunur. Yediğimiz kurabiyelerin çoğunda çeşni verici bir baharat olarak kullanılır. Ayrıca kapuçinoya o farklı aromayı veren tat da sinamekidir. Hemen her çeşit salatada ve yemeklerde baharat çeşnisi olarak birçok yörenin mutfağında yerini almıştır.
Sinameki bitkisinden; sinameki çayı, sinameki yağı, sinameki macunu, sinameki kapsülü, sinameki kremi ve ekstraktı üretilir.
[1] Tırmîzî tıp Hadis 2081
[2] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr.Turhan Baytop (s336)
Latince adı ‘Verbascum thapsus’ olan Sığırkuyruğu bitkisi, sıracaotugiller familyasındandır. Anavatanı Avrupa’dır. Ülkemizde Marmara, Ege, Akdeniz ve Trakya bölgelerinde yetişir. Güneşin en yoğun olduğu dönemlerde çiçek açar. Mumu andıran şekliyle yol kenarlarında etrafa ışık saçar. Gövdesi dik, bazen dallanmış ve yünümsü tüylerle kaplı, çokyıllık otsu bir bitkidir. Hem Avrupa’da hem de Anadolu’da yaygın bir bitkidir. Sırf Türkiye’de 200 türü vardır.
Bazı yörelerde Yünotu ismiyle de bilinir. Sığırkuyruğu otu ilk yılını çiçeksiz geçirir. İkinci yılının yaz ortasından sonbahara kadar parlak sarı renkli göz alıcı güzellikte çiçekler açar. Bu çiçekler olgunlaştığında içinde tohumlarını taşıyan meyvelere dönüşür. Bitki döktüğü tohumlarıyla çoğalır. Bal arılarının sevdiği bu bitkinin çiçekleri güzel kokulu olduğu kadar tatlıdır da.
Sığırkuyruğu bitkisinden; sığırkuyruğu çayı, sığırkuyruğu yağı, sığırkuyruğu reçinesi, sığırkuyruğu tentürü, sığırkuyruğu sirkesi, sığırkuyruğu merhemi, sığırkuyruğu sabunu ve tütsüsü üretilir.
Tedavi amaçlı kullanımında mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.
[1] Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr.Turhan Baytop_(s334-335)
Latince adı ‘Erica manipuliflora’ olan Süpürge tohumu, fundagiller familyasındandır. Anavatanı Güney Afrika’dır. Ülkemizde Trakya bölgesinde yetişir. Güneşli yerleri ve kurak toprakları sever. İsmi süpürge otu olmasına rağmen süpürge üretiminde kullanılmaz. Bu adı daha çok süpürgeye benzerliğinden almıştır. Kırmızımsı, mor ve pembe renkte çiçekler açan, çan şeklinde ve yaprak dökmeyen bir çalı bitkisidir.
Püren, Çalımsı funda, Sonbahar fundası ve Süpürge çiçeği isimleriyle de bilinir. Her mevsim yemyeşildir. Afrika kökenli bir bitki olmasına rağmen yaygın olarak Avrupa’da yetiştirilir.
Süpürge tohumu bitkisinden; süpürge tohumu çayı, süpürge tohumu yağı, süpürge tohumu ekstresi, süpürge tohumu tentürü ve merhemi üretilir
Latince adı ‘Salix alba’ olan söğüt, söğütgiller familyasındandır. Anavatanı Akdeniz, Marmara ve Ege’dir. Yaklaşık olarak iki yüz elli türü vardır. Ülkemizde en yaygın yetişen tür aksöğüttür. Sulak yerleri, dere yataklarını çok severler. Birkaç türü haricinde söğüt bitkisi kışın yapraklarını döker. Nisan ve Mayıs aylarında çiçek açar. Almaşık, bazen hemen hemen karşıt uzun yapraklı, kısa saplı çokyıllık bir bitkidir.
Anadolu neolitik çağ’a ait yerleşim yerlerinde söğüt ağacının arkeolojik kalıntılarına rastlanmıştır. Anadolu’nun ilk yazılı metinlerini oluşturan Hititler söğüt ağacına ‘şişiyamma’ ismini vermişlerdir.1897 yılında Felix Hoffman söğüt ağacının kabuğundaki salisin maddesinden Aspirin ilacını üretti. Bu ilaç dünyanın en çok kullanılan ilacı olarak büyük ün saldı.
M.Ö 7 ve 8. Yüzyıllarda yaşayan İskitler, yere koyulan söğüt dallarının geleceği gösterdiğine inanmışlardır. Mevlana’nın Mesnevi eserinde söğüt ağacının sırrından bahsedilir. Mitolojide kehanetin tanrısı olarak bilinen Apollon ile ilgili ilahilerde söğütten söz edilir. İnsanlık tarihinde birçok kültür ve halk tarafından gizemli hikâyelere konu olmuştur.
Söğüt yaprağı bitkisinden; söğüt yaprağı çayı ve ekstraktı üretilir.
[1]Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi_Prof.Dr. Turhan Baytop (s340)